Sokaktaki insanların dilini edebiyata taşıyarak Garip Akımı’nın öncüsü olan Orhan Veli Kanık, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Orhan Veli; aşkını, çocukluğunu, çaresizlik ve umutlarını da sığdırmıştır mısralarına. Yaşamın ona dayattığı talihsizlikler içinden anlık kaçışları keşfetmiş ve okurlarıyla da paylaşmıştır. Bundan yaklaşık 73 yıl önce bugün yani 14 Kasım 1950 yılında hayata gözlerini kapamıştır. Biz de seni Orhan Veli’nin anısına; hakkında bilinmeyenlerden, hayatından ve şiirlerinden bahsettiğimiz keyifli bir yolculuğa çıkacağız. Öyleyse hadi başlayalım ?
Çocukluk Yılları
Orhan Veli Kanık, 13 Nisan 1914 tarihinde İstanbul Beykoz’da, Fatma Nihar Hanım ve Mehmet Veli Bey’in çocuğu olarak dünyaya geldi. Açlık, sefalet ve işsizlik arasında geçen çocukluk dönemi, Orhan Veli’nin hayatını şekillendirmede büyük rol oynamıştır. Orhan Veli’nin pek çok talihsizlik yaşadığından bahsetmiştik, bu talihsizlikler onu çocukken de bırakmamıştır. 5 yaşındayken yanma tehlikesi geçirmiş, 9 yaşında kızamık hastalığına yakalanmış, 17 yaşında ise kızıl hastalığına tutulmuştur. O dönemlerde bu tür hastalıkların ne kadar zorlu olduğunu da unutmamak gerekir.
Edebiyat Dünyasına Atılan İlk Adımlar
Orhan Veli’nin edebiyatla tanışması ilkokulda başlıyor. Üstelik Çocuk Dünyası isimli dergide hikayesini bastıracak kadar da yetenekliydi. Ortaokul döneminde ise Oktay Rıfat Horozcu ve Melih Cevdet Anday ile arkadaşlık kurarak edebiyat dünyasında birlikte başarılara imza atmışlardır. Lise yıllarında ise ilk edebiyat öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar olmuştur. Tanpınar’ın, Orhan Veli’ye destek olduğu da bilinir.
Kazalar Peşini Bırakmadı
Çocukluk döneminden beri peşini bırakmayalan kazalar, gençlik yıllarında da Orhan Veli’nin yakasına yapışmıştır. Öyle ki; Garip akımının henüz doğuş zamanlarında, Melih Cevdet’in kullandığı araba kaza yapmış ve Orhan Veli 20 gün boyunca komada kalmıştır.
Bir başka zaman ise Ahmet Hamdi Tanpınar ile çıktığı bir kayık gezintisinde, kayığın devrilmesi sonu denize düşmüştür. Tabii kazalar bunlarla sınırlı değildir. Deniz özlemini bolca çeken Orhan Veli, bir gün Üsküdar’a giderken motora binmiştir. Denizi özleyen şair, engin sulara dokunmak istemiştir. Tam da bu esnada, iskeleye adımını atacakken aşınmış kenarların azizliğine uğrayarak kendisini suyun içerisinde, motora sıkışma tehlikesinde bulmuştur.