Bundan tam 31 yıl önce bugün, sinema tarihinin unutulmaz ismi Audrey Hepburn, hayata gözlerini kapadı. Zarafetin ve güzelliğin vücut bulmuş hali olan Hepburn, birbirinden güzel performanslarıyla seyircileri her zaman kendine hayran bıraktı ve bırakmaya devam ediyor. Biz de bugün hem onu anmak hem de en güzel filmlerini seninle paylaşmak istedik. Hazırsan başlayalım!

Breakfast at Tiffany’s / Tiffany’de Kahvaltı

New York Sosyetesinin renkli simalarından Holly, yan dairesine taşınan genç bir adama ilgi duymaya başlar. Holly, aslında canının istediği her erkeği kendisine aşık edebilen bir kadındır. Gönlünce geçirdiği gecelerin sabahında, mücevher dükkanı Tiffany vitrini önünde kahvaltısını yapar. Bu hep böyle yaşanır. Yalnız bir sabah işte bu genç adam Paul Varjak ortaya çıkar ve bu kez bir duygusallık oturuverir Holly’nin gündemine. Bu zamanla platonik bir aşka dönüşür. Film yazar Capote’nin romanından uyarlanmıştır.

Wait Until Dark / Karanlığa Kadar Bekle

Audrey Hepburn’un kör bir kadını canlandırdığı film, eve gelen saldırganlara karşı kör bir kadının verdiği amansız mücadeleyi anlatıyor. Bu film benim favorilerim arasında!

My Fair Lady / Benim Tatlı Meleğim

Filmin kahramanı Eliza Doolittle, sokakta çiçekçilik yapan ve son derece küfürlü konuşan bir karakterdir. Bir gece Prof Higgins, bir opera çıkışında kendisini görür. Eliza sadece argo konuşan biri değil aynı zamanda son derece hırçın ve kaba tavırlara da sahip biridir. Higgins ve arkadaşı Albay Pickering dil bilimcidirler ve bu kadın üzerine bahse girerler. Eliza profesörün evinde kalacak ve diksiyon kursları alacaktır. Higgins, genç kızı tamamen yola getireceğine ve Eliza’nın bir süre sonra gerçek bir hanımefendiye dönüşüeceğine emindir. Bu iş karşılığında para alacağı için Eliza olayı kabul eder. Higgins acımasızdır. Eliza kısa sürede ilerleme göstermekle kalmaz, gönülleri fethetmeye de başlar. Zamanı geldiğinde de ilk sınavını vermesi gerekecektir.

Sabrina

Sabrina, Amerika’nın en zengin ailelerinden Larabee’lerin şöforü Fairchild’ın kızıdır. Çocukluğundan beri, ailenin lüks davetlerine katılmış ama tabi ki kim olduğu kendisine hatırlatılacak şekilde muamale görmüştür. Buna rağmen ailenin çapkın küçük oğlu David’e de gizli ve platonik bir aşk duymuştur. Sabrina yimili yaşlarına geldiğinde babası onu hem bu takıntısından kurtarmak hem de aşçılık okuluna giderek iyi bir hayat sürmesine katkıda bulunmak için Paris’e gönderir ancak işler pek de öyle gitmez.

Roman Holiday / Roma Tatili

Bir ülkenin güzeller güzeli genç prensesi olan Ann, uzun bir Avrupa seyahatine çıkar. Roma’ya vardığında ise sahip olduğu hayattan iyice sıkıldığını fark eder. Gereksiz protokoller, sahte nezaketler ve prenses olmanın getirdiği zorunluluklardan bunalan genç kadın doktor tarafından verilen bir sakinleştiriciyle durumu atlatmaya çalışır. İlacı aldıktan sonra şehre iner ve sokaktaki hayatı keşfetmeye başlar. Tam da bu anda etkisini gösteren ilacın belirtileri yüzünden bir bankta sızan prenses, paparazzilik yapan Joe Bradley tarafından bulunur. Kadını evine götüren Joe, onun bir prenses olduğundan habersizdir. Ertesi sabah uyandıklarında ise tüm şehir prensesin ortadan kaybolduğu haberiyle çalkalanmaktadır.

Charade / Öldüren Şüphe

Filmde bir kadının eşi ölür ve o andan itibaren kadın, ölen kocasına ait bir parayı bulmak için çırpınmaya başlar. Paris’te yaşayan bu Amerikalı kadına, bir yabancı yardım eder. Ortada çeyrek milyon dolar söz konusudur ancak bunun bir de bedeli vardır. Dul kadın, kocasının parasının yerini ararken mecburen, onun geçmişindeki birtakım adamlarla da uğraşmak zorunda kalacaktır. Ortada olmayan bu kayıp para yolculuğunda her elde edilen bilginin kısa süre sonra çelişkili yalanlara dönüştüğü süreç boyunca ikili arasındaki gerilim zaman zaman romantizmle yer değiştirecektir. Filmin çizgisi, komedi, romantizm ve gerilim arasında dalgalanmalar gösteriyor ve hoş bir kıvam sunuyor.

The Children’s Hour / Tehlikeli Fısıltı

Varlıklı ailelerin çocuklarına yönelik bir okul idare eden iki kadın arasında lezbiyen ilişki olduğuna dair dedikodular yayılınca, olay mahkemeye kadar gider. Lillian Hellman uyarlaması, beş dalda Oscar adayı olmuştu. Film aynı zamanda William Wyler’ın 1936’da çektiği These Three adlı filmin yeniden çevrimi olarak da dikkat çekiyor.

The Nun’s Story / İnsanlık Uğruna

Rahibe Luke’un, manastıra giriş anından rahibeliği bırakışına kadar geçen zamanı anlatan hikayesidir.

Two for the Road / Aşk Yolu

Joanna, gezici bir koroda şarkı söylemektedir. Mark da mimarlıkla uğraşmaktadır. Avrupa’ya yaptıkları bir yolculuk sırasında tanışırlar ve ardından da evlenirler. Artık evliliklerinin 12. yılındadırlar. Bu zaman zarfında hem kendileri hem de ilişkileri değişmiş, olgunlaşmıştır.

How to Steal a Million / Hırsız Aşıklar

Sanat koleksiyoncusu görüntüsü altında türlü illegal işler yetenekli sahtekar Charles Bonnet’in başı derde girer. Kızı Nicole, babasının başının derde girdiğini ve bu nedenle hapise düşebileceğini öğrenince Cellini’nin Venus heykelini yakın zamanda önemli bir sergiye ev sahipliği yapacak olan Kléber-Lafayette Müzesi’ne bağışlar. Ne var ki uzmanlar eseri incelediğinde sahte olduğunu anlamakta gecikmezler. Şimdi Nicole için hırsızlık yapma vakti gelmiştir. Nicole, Simon Demott isimli bir hırsızla anlaşır ve görevleri milyon dolarlık heykeli çalarak babasının hapse düşmesini engellemektir.

Daha fazla bu tarz içerik için Film kategorimize göz atabilirsin. Ayrıca aramıza katılmak istersen Listeliyoruz Instagram adresinden bize mesaj atabilirsin❤️

Loading

Yazan:

Alev Ateş

Sadece 28.