Bir lokmalık kitapların ardından büyük lokmalık kitaplarla karşındayız! Okurken keyif alacağın ve elinden bırakamayacağın kitap önerileri yazımızın devamında seninle. Keyifli okumalar! ??

Yang Erche Namu – Elveda Kızlar Ülkesi


Hepimiz ataerkil bir toplum düzenine alıştık. Peki ya sana anaerkil bir düzenin varlığından söz etsek? Gerçek bir hayat hikayesine dayanan Elveda Kızlar Ülkesi, Mosou (Moso)’ların öyküsünü anlatıyor. Dünyada evliliğe karşı çıkan tek anaerkil etnik topluluğun yani, Mosolar’ın yaşamları. Her ne kadar yazar bu kitap Çinli şarkıcı Namu’nun biyografisi diye diretse de, genel bir kültürü okuyacaksınız. Günümüzde hala aynılar mı diye merak ediyorsanız, sadece kitabı okumanızı söyleyeceğim. Spoiler yok.

Laura Fitzgerald -Güllerin Duvağı


İran’da doğmuş büyümüş bir kadının, Amerika’ya olan yolculuğunu anlatan bir kitap. Düşün ki başörtüsüz sokağa hiç çıkamamışsın. Amerika’da polis görünce elin çantana, başörtüne gidiyor. Adapte olmanın zorluğu, iki ülke arasındaki bariz fark, bundan etkilenen bir kadın. Kendi benliğini ararken Tamila’ya eşlik edeceğin, oldukça keyifli bir kitap.

Jostein Gaarder – Sofie’nin Dünyası


“Bu kitabı 1 yılda anca bitirirsin, vay efendim herkes yarım bırakıyo, kimse okuyamıyo” e öyleyse bu kitap neden var? Ben hiç böyle konuşmayacağım. Eğer felsefeye merakın varsa, nereden başlayacağını bilmiyorsan, felsefenin ağırlığından korkuyorsan Sofie’nin dünyasına eşlik edebilirsin. Felsefe ilgini çekmiyorsa hiç bakma ama. Dipsiz bir kuyuda boğulduğunu düşünebilirsin çünkü.

Ava Dellaira – Postacı Kapıyı Çalmayacak


Küçük bir ödevle başlayan mektuplardan oluşuyor kitap. Kız kardeşini yeni kaybetmiş, hatta onunla birlikte birçok şeyi kaybetmiş kendini arayan bir kız yazıyor hepsini. Mükemmel dostluklar kurması, yaşadığı her şeye rağmen güçlü kalma çabası eminiz seni çok etkileyecek. Mektup yazdığı kişiler öylesine güzel ki… Kendini aramaya başladığın bir dönemdeysen, bu kitap senin ilacın olacak.

Anna Frank – Anna Frank’ın Hatıra Defteri


Tekrar bir gerçek hikayeyle karşınızdayız. Hikayesini belki birçoğunuz biliyorsunuzdur ama yine de anlatalım. Anna yahudi bir ailenin çocuğu. Elbette kitabımız Nazi döneminde küçücük bir evde (sığınak desek daha doğru) 8 yahudinin saklanmasını anlatıyor. Başta bakıyorsun Anna okula gidiyor, arkadaşları var, sonra bir bakıyorsun Anna kapıya dahi adım atamıyor. Küçücük bir genç kızın tüm yaşantılarını olduğu gibi göz önüne sermesini görüyorsun. Anna ölmek istemedi, ömür boyu yaşamak istedi. Okuyun, okutun, yaşatın.

Peter Prange – Son Harem

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerini anlatan bir eser. Hem Osmanlı’nın şaşasına tanıklık ediyor hem de cariyelerin gözünden dünyayı görüyorsun. Elisa ve Fatima’nın hikayesinden çok etkileneceğine eminiz. Bu sefer gerçek değil, kurgu.

Peki senin favori kitabın hangisi?


Loading

Yazan:

Alev Ateş

Sadece 27.