Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı döneminde yaşananları kaleme aldığı tarihi bir eserdir. Cumhuriyetimizin tarihi açısından oldukça önemli bir yere sahip olan Nutuk, gelecek nesiller için de bir rehber niteliğindedir.
Nutuk, Atatürk’ün Samsun’a çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919’dan, Cumhuriyet sonrası inkılap dönemine kadarki -yani 1927- zaman diliminde yaşanan olaylardan bahsediyor. Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi açısından en temel resmî tarih kaynağı olan eser, Kültür Bakanlığı Yayınevi tarafından (belgeler bölümü hariç) yaklaşık 900 sayfalık bir kitap olarak yayımlandı. Bu nedenle bizler de Atatürk’ün ölüm yıldönümünde onu saygıyla anarken, ölümsüz eseri Nutuk’tan rehber niteliği taşıyan alıntıları derlemek istedik. Keyifli okumalar!
Yemek esnasında, “Yarın cumhuriyet ilan edeceğiz dedim!” Hazır bulunan arkadaşlar, hemen fikrime iştirak ettiler.
Sizler, yani yeni Türkiye’nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz…
Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.
Geleceği için ölümü göze alan bir millet; insanlık, haysiyet ve şerefinin gereği olan bütün fedakarlığı yapmakla ümit bulur ve hiç şüphesiz ki esirlik zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, haysiyetsiz bir millete kıyasla dost ve düşman gözündeki yeri bambaşka olur.
Tam bağımsızlık demek, elbette siyaset, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir.
Beni görmek demek, behemehal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.
Efendiler, zavallı ulusumuzu tutsak etmek isteyen düşmanları kesinlikle yeneceğimize olan inanç ve güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada bu tam inancımı yüce kurulunuza, bütün ulusa ve bütün dünyaya karşı ilan ederim.
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet’i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Bize bıraktığın her şey için teşekkür ederiz ?
Sadece 27.