Mitoloji severler için yine başka bir gerçeklik hikâyesini paylaşacağım sizinle… Bu hikâyeyinin bir versiyonunu paylaşmıştım. Şimdi ise; yine Medusa ve Perseus üzerinden gidecek bir hikâye olacak ama içinde bu sefer intikam da olacak.

Daha önceki versiyonda “Ay Tanrıçası Selene” mevcuttu ama bu versiyonda kendisine maalesef ki yer veremiyoruz. Okuduğunuz da aynı gibi gelecektir cümleler ama gidişatı farklı olacak.

Başlamadan önce aslında ben neden “Perseus” oldum? Onu ufaktan bahsetmek istiyorum. Sonrasında hikâyeye geçiş yapacağız. Çok sevdiğim değer verdiğim bir dostum vardı; şimdi bağımızın koptuğu ama hayatımda eserinin devam ettiği. Kendisine “Medusa” diyen bir kişi.

           Kendisiyle tanıştığımda, çok iyi bir bağımız ve dostluğumuz olmuştu ve çoklu evrene inanan bir kişilik olduğum için, başka bir evrende onu öldürmek yerine hayatımda tutmayı tercih eden kişi oldum. Evet, insanların bağı kopabilir ve anlaşmazlıklar yaşayabilir ama tekrardan bir araya gelip bağı devam ettirebilirler de. Zamana, mekana, evrene karşı gelen bir dosttur benim için. Bana bir benlik ve karakter verdi. Ben de üniversitede mitoloji dersini alan ve severek dinleyen biri olarak bu ismi benimsemiş bulunmaktayım. Hayatıma giren insanlar da oluyor elbette ama eğer size bir mitolojik isim vermişsem, benim kalbimde ve hayatımda özel bir yere sahipsinizdir, anlam ifade ediyorsunuzdur.

Kısaca hikâyem böyleydi. Sadece anlatmak istedim. Artık lafı fazla uzatmadan bu versiyonu da okumaya hazır olduğunuzu düşünerek başlıyorum. Önceki yazımla neredeyse birebir aynı cümleler olsa da gidişatın aynı olmayacağının teminatını verebilirim sizlere.

Aşağıda da çoklu evreni ele geçi… Şaka yapıyorum. Sadece ufak bir şaka. Öyledir değil mi? ?

Yeniden hatırlatmakta fayda var sanırım…

Hikayeye başlamadan önce; karakterlere yeniden göz atalım mı? İlk önce  Medusa ve Perseus’un orijinal göz atalım:

Medusa’nın orijinal hikayesi şu şekilde; Hikayesi Athena Tapınağı’nda başlayan Medusa, Keto ve Pharkus’un üç kızı arasında ölümlü olandır. Medusa’nın güzelliği ile ünlenmiş ve diğer tanrıları, tanrıçaları kıskandıracak seviyeye kadar gelmiş. Athena’nın dikkatini çekse de umursamamış. Taa ki, Posedion karısının tapınağında Medusa’yı görüp aşık oluncaya kadar.

Posedion ilk başlarda bir ölümlüye aşık olduğu için küçük düşmekten korkmuş fakat nefsine yenik düşerek Athena Tapınağı’nda Medusa’ya tecavüz etmiştir. Athena bu olayı öğrenmiş ve kıskançlık krizine girmiştir ve Medusa’ya verilebilecek en ağır cezayı vermiştir. Onun güzelliğini elinden alarak, “Gorgon” adı ile bilinen dişi canavar haline getirmiştir. Medusa o güzelliğini kaybetmiş ve çirkin bir yaratık haline gelmiştir. Buradan sonra hikayenin diğer ana kahramanı, “Perseus” olaya dahil oluyor. Athena’nın öfkesi dinmemiş ve Medusa’yı öldürtmek istemiştir. Bu işbirliğine sebep olan şey ise Zeus ve Perseus’un arasındaki kan bağı olmuştur. Perseus daha sonra Medusa’nın bulunduğu Hesperidler Ülkesi’ni bulmak için, ilk olarak tek gözü bulunan “Gri Cadılar” ile işbirliği yapmıştır ve Perseus Medusa’nın bulunduğu mağaraya girip, kılıcıyla öldürecekti…

Ama öyle olmadı. İşin içine bir zehir girdi. O zehrin adı da “Aşk” tı. Perseus, Medusa’yla savaşırken, ayna görevi gören kalkanından Medusa’nın o güzeller güzeli halini görerek, öldürmekten vazgeçer ve yavaşça Medusa’ya yaklaşmaya başlar. Medusa’nın ruhunun en derin yerlerinde gömülü halde bırakan “Aşk” duygusunu uyandırmayı başararak, Medusa’nın üstündeki laneti bozar ve eski haline geri döndürür.

Perseus o esnada bir söz vermiş: “Sensiz yaşayabileğim bir evren olmadığına ve kendisini asla bırakmayacağına dair.”

Medusa’da aynı şekilde karşılık vererek: “Başka bir gerçeklikte olsak dahi, beni bulacağını biliyorum Perseus” demiş.

Ama unuttukları bir şey vardı: Athena’nın kıskançlığı… Medusa ve Perseus o mağaradan kaçarak Olympos’un en uzak köşelerinde kaçak bir şekilde yaşamaya başlamışlar. O esnada Athena’da ikisinin öldürülmesine dair emir vermişti ve askerler onları aramaya başlamışlardı. İlk kaçtıkları gece Perseus nöbetteydi ama askerler ilk saklandıkları gece onların saklandığı ormanı bularak,güneş doğmaya yakı baskın yapmıştı ama Perseus aşkını canı pahasına korumaya kararlıydı ve kahramanca o saldırıyı savuşturmayı başardı. Medusa ve Perseus işlerinin kolay olmadığının farkındaydı.

Ormanda saklanılacak bir yer ararken, Perseus’un ayağı, toprağa gömülü antik bir kalıntıya takıldı. Toprağı kazarak o kalıntıyı ortaya çıkardı. Küçük bir kutuydu bu ve üstünde anlamadıkları dilde yazılar yazıyordu. Kutuda kendi orinal renginden ayrı bir renkte olan bir bölme vardı. Medusa ve Perseus o bölmeye birlikte dokundukları zaman, masmavi bir gökyüzünün rengi mosmor olarak yarıldı ve gökten üç tane göksel varlığın geçmeye başladığını gördü, ellerini hemen kutudan çektiler fakat o üç göksel varlık yeryüzüne inmişti bile. Medusa ve Perseus, “sizde kimsiniz?” diye sordu şaşkınlık içerisinde.

İlk göksel varlık öne çıkarak; Benim adım “Tlazolteotl” diyerek lafa başladı, aşk tanrıçasıyım ve Mezoamerika Bölgesi’nde yaşıyorum diye ekledi ama nerede olduğuna anlam verememişti. Farkına varamadığı bir şey vardı. Bu evrende Aztek Medeniyet’i henüz kurulmamıştı. “Neredeyim?” diye sordu.

Perseus, “Olympos Dağı’nın çok dışında bir ormandasınız.” diye cevap verdi. Tlazolteotl, şaşkınlığını gizleyemedi; Yunan Mitolojisi’nden Olympos Mu? “Olanlara şu anlam veremiyorum.” dedi.

Perseus, diğer göksel varlıklara dönerek “ peki siz de kimsiniz?” sorusunu yöneltti.

İkinci göksel varlık öne çıkarak, Benim adım “Venüs” ve ben Roma Medeniyet’inde yaşamaktayım. Ben de aşk ve şehvet tanrıçasıyım diyerek sözünü bitirdi.

Medusa ve Perseus birbirlerine bakarak, nasıl bir olayın içine düştüklerini anlamaya çalışıyordu.

Üçüncü ve son göksel öne çıkarak, Benim adım da “Inanna” ve ben Sümerler Medeniyeti’nin aşk tanrıçasıyım. Ve ekledi;

“Siz de kimsiniz?” diyerek meraklı gözlerle, diğer tanrıçalara, Medusa’ya ve Perseus’a gözünü dikti.

Medusa cevapladı ilk, benim adım ve Medusa, yanımdaki de aşık olduğum tanrıça oğlu Perseus…

Venüs, “zamanda yolculuk mu yaptım acaba?” düşünerek, bu nasıl gerçek olabilir? diye sordu. Yıllar önce yaşamış olan ve ölümü Perseus’un elinden olan Medusa nasıl karşımda capcanlı bir şekilde duruyor?

Medusa ve Perseus aynı anda; “Demek bizim hikayemizi ilerleyen yıllarda böyle anlattılar.” dedi. Inanna lafa girerek, benim sizin gibi tanrılardan hiç haberim olmamıştı. Tlazolteotl’i de aynı cümleyi kurdu.

Medusa ve Perseus’un kendilerine yardım edebileceklerini düşünerek, hikayelerini ve başından geçenleri, karşısında bulunan üç göksel varlığa anlattı.

Venüs: Demek ki aşk o kadar güçlü bir sihir ki, Medusa’nın üstündeki laneti kaldırmış. Peki bizim burada, size ne gibi bir yardımımız dokunabilir? dedi.

Şaşkınlığını atlatan ve olayları kavramaya başlayan Inanna: Benim de bir lanetim var ve o kara büyüyü kullanmam yasaklanmıştı. Eğer o büyüyü kullanırsam, cezalandırabilirim dedi ama bilmediği şey o kullanacağı büyü kendi evreninde geçerliydi. Burada yapamazdı.

O esnada, Zeus ve Posedion ile birlikte askerleri, “Pegasus” un gökyüzünden yaptığı keşif sayesinde yerlerini bulmuş ve etrafları kuşatılmış durumdadır. Perseus diğer göksel varlıklara dönerek, bizi bu durumdan şu an kurtarmanız gerekiyor. “Yoksa hepimizin ölümü burada yaşanacak.” dedi. Ve orada bir savaşa tutuştular. Birbirlerini kaybetmemeye kararlı olan Medusa ve Perseus’un aklına bir fikir geldi. Bu kutu diğer tanrıları buraya getirebiliyor ise, “bizim de buradan çıkış biletimiz olabilir.” diye düşündü.

Inanna ve Tlazolteotl: Bunun ne gibi bir sonuç doğuracağını bilmiyoruz. Daha kötü bir duruma düşebiliriz.

Medusa ve Perseus: Ölmekten iyidir. Birbirinize yaklaşın ve tutunun dedi ve kutudaki farklı renk olan bölüme dokundular. Tam bastıkları anda, askerlerden birinin fırlattığı ok Medusa’nın kalbine saplandı ve geçit açılınca ortadan kayboldular.

Kendilerini bir anda bambaşka bir yerde buldular. O yer ise; Günümüz Atina’sı idi. Medusa buranın neresi olduğunu anladı. Burası Posedion ile birliktelik yaşadığı yerdi. Diğer varlıklara, şu an Athena Tapınağı’nda bulunduğunu söyledi ama hangi zaman dilimi ve tarihte olduklarını bilmiyorlardı.

            Medusa o esnada yaralandığının farkında değildi ve yere yığıldı. Medusa, Perseus’un gözlerinin içine bakarak, “Seni seviyorum Perseus!” dedi.

            Perseus: Medusa! Lütfen beni bu acıyla yaşatma diye feryat figan bağırdı, çığlıklar attı ama nafileydi.

            Medusa: Kısa bir süre de olsa lanetimden kurtardığın için, teşekkür ederim Perseus. Lütfen üzülme! “Başka bir evrende yine görüşeceğiz.” dedi. Ve gözlerini kapatarak, orada ölümü gerçekleşti.

            Olanları izleyen diğer göksel varlıklar; Perseus’un acı çektiğini, Medusa’ya derin bir bağ ile bağlı olduğunu anladı. Ve Medusa’yı orada bırakarak ayrılmak zorunda kaldı. Diğer varlıkları, kutuyu kullanarak kendi evrenlerine geri döndürmesini sağladıktan sonra, kendi evine geri döndü. Ve Zeus’u öldürmek için bir yemin etti.

Unutmayın ki, “Her Perseus’un bir Medusa’sı,
her Medusa’nın da bir Perseus’u vardır.” ?

Loading